- bir anlamda
- adv. in a manner of speaking
Turkish-English dictionary. 2013.
Turkish-English dictionary. 2013.
çevri — is. 1) Bir söz veya davranışı görünür anlamından başka bir anlamda kabul etme, tevil 2) coğ. Girdap Hava çevrisi şiddetli olduğundan ağaçları söker, yapıları yıkar … Çağatay Osmanlı Sözlük
tevil — is., esk., Ar. teˀvīl Bir sözü veya davranışı görünür anlamından başka bir anlamda kabul etme, çevri Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller tevil etmek tevil götürmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
anlam genişlemesi — is., dbl. Dar bir anlamda kullanılan bazı kelimelerdeki anlamın ilgili kavramlara yayılması Baş kelimesinin kafa anlamından anlam genişlemesiyle her meslek ve kuruluştaki üst aşama anlamını bildirmesi gibi … Çağatay Osmanlı Sözlük
abesle iştigal etmek (veya uğraşmak) — yersiz, yararsız işlerle vakit öldürmek Yazarlarımızın çoğu yalnızca kendi ürünlerinin ne amaçla üretildiğini sayıp dökerek bir anlamda abesle iştigal ediyorlar. T. Uyar … Çağatay Osmanlı Sözlük
aman — ünl., Ar. amān 1) (ama:n) Yardım istenildiğini anlatan bir söz Aman Allahım! 2) Bir suçun bağışlanmasının istendiğini anlatan bir söz Aman, bir daha yapmam! 3) Usanç ve öfke anlatan bir söz Aman bırak beni! Aman, bu laflardan da bıktık! 4) Rica… … Çağatay Osmanlı Sözlük
karşılık — is., ğı 1) Bir davranışın karşı tarafta uyandırdığı, gerektirdiği başka davranış, mukabele Haykırışlarına etraftan karşılık gelmiyordu. H. R. Gürpınar 2) Bir dildeki bir sözü başka bir dilde aynı anlamda karşılayan söz 3) Cevap, yanıt 4) Bir şey… … Çağatay Osmanlı Sözlük
takım — is. 1) Bir işte veya bir yerde kullanılan eşya ve aletlerin tamamı, ekipman 2) Meslek, davranış, durum vb. yönlerden birbirine uyan kimselerin oluşturduğu topluluk Memur takımından olduğumuzdan böyle evlerde oturamazdık, daha doğrusu alışkın… … Çağatay Osmanlı Sözlük
yozlaşmak — nsz 1) Özündeki iyi nitelikleri birtakım dış etkenlerle zamanla yitirmek, soysuzlaşmak, özünden uzaklaşmak, bozulmak, dejenere olmak, tereddi etmek 2) Dönüşen Giderek soğuk bir su serpintisine yozlaşan yağmur, ortalığa garip bir kış serinliği… … Çağatay Osmanlı Sözlük
Osmanische Verfassung — Titelblatt des Ḳānūn ı Esāsī mit abgebildetem Staatswappen (Tughra Abdülhamids II.), Istanbul 1876/1877[1] Die Osmanische Verfassung (osmanisch قانون اساسی … Deutsch Wikipedia
mecaz — is., ed., Ar. mecāz 1) Bir ilgi veya benzetme sonucu gerçek anlamından başka anlamda kullanılan söz 2) Bir kelimeyi veya kavramı kabul edilenin dışında başka anlamlara gelecek biçimde kullanma, metafor … Çağatay Osmanlı Sözlük
ortalık — is., ğı 1) Bulunulan yer, çevre Ortalık karanlık, bizi kimse görmez, merak etme. P. Safa 2) İçinde bulunulan, yaşanılan ev, oda vb. yer Artık benim gündelikle çamaşıra, ortalık temizlemeye gitmeden başka çare kalmadı. H. E. Adıvar 3) Yeryüzünün… … Çağatay Osmanlı Sözlük